1. |
||||
sevgili köylü kardeşlerimiz
köylü yurdun efendisidir
efendiliği asla bırakmayınız
uygarlık ulusal hedefimizdir
pijamasız yatmayınız
sevgili köylü kardeşlerimiz
taban fiyatlarını ayarlıyoruz
uygarlık işini tımarlıyoruz
sevgili işçi kardeşlerimiz
grevlere boykotlara yüz vermeyiniz
bin verip bir alıp şükür deyiniz
iktidarınız sizi seviptirsindir
her bir işinizi görüptürsündür
size çok çok dualar ediptirsindir
biz burada dalgamıza bakmaktayızdır
ama yeni yeni piyasalar açmaktayızdır
bakınız gelişip serpilmekte bit pazarımız
emrinize amadedir bankalarımız
yalandır kredi yolsuzlukları
tefeci yoktur türkiyaamızda
demokraaaasii çoktuur yurdiyaamızdaa
amerikan copları ardiyamızda...
|
||||
2. |
||||
3. |
Ece Ayhan - Mor Külhani
03:14
|
|||
1. Şiirimiz karadır abiler
Kendi kendine çalan bir davul zurna
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir
Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler
2. Şiirimiz her işi yapar abiler
Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur
Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür
Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta
Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir
Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler
3. Şiirimiz gül kurutur abiler
Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın
Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan
Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu
Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir
Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler
4. Şiirimiz erkek emzirir abiler
İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister
Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun
Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla
Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir
Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler
5. Şiirimiz mor külhanidir abiler
Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz
Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde
Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle
Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir.
Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler
6. Şiirimiz kentten içeridir abiler
Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir
Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla
Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?
|
||||
4. |
||||
23 Mayıs gecesinin mutluluğunda,
Silinsin bütün anılarım
Ki sen tek kalasın belleğimde
Lekesiz bir aklıkta.
O gecenin sabahında öyle değil,
Ya ölmeliyim ya öldürmeli
Kalemle yazılamaz, ancak kanla yazılır,
İşte şimdi şiirin tam zamanıdır..
Karanlıklar saçan bir yıldızım gecenin zifirinde,
Işıksız, kapkara, zehir zıkkım
Nasıl öyle bir acı, hiç duyulmamış
Bunca yıl hiç böyle olmadım.
Öldürmemek için ne seni ne kendimi
Kanla yazılmalı bıçağın ucuna
İşte şimdi şiirin tam zamanıdır..
Hasta bir yürek, kendi kendimi sürükleyerek,
Ben mi çağırdım o sokak kedisini
Sokulan mırıl mırıl göğsüme,
Saçlarını yüzümde gezdirerek,
Gözleri böcüm böcüm kapkara
İsteyince gelecek, isteyince gidecek.
Kanın sıcağında soğuk bıçak ılınır
İşte şimdi şiirin tam zamanıdır..
Bir damla yakutca donmuş kan,
Bir bıçağın gümüşsü soğukluğunda parlar.
Durur dalında kızıl gül goncasınca,
Benimkisi sevmek ölümüne,
Yazgısı ölümcül öyle güzel.
Bir Akdeniz sevisi sımsıcak,
Bir Balkan sevisi yaman mı yaman,
Bir Kafkas sevisi acı mı acı.
İşte şimdi şiirin tam zamanıdır..
Ne ölmeliyim, ne de öldürmeli,
Bu sonuncusunu da burda bitirmeli.
Ucundan kan damlayan bıçaktan da güzel,
Bir şiir yazıp tarih düşürmeli.
Herşeyin zamansız olduğu bu zaman,
İşte şimdi şiirin tam zamanıdır!..
|
||||
5. |
Özdemir Asaf - Kelimeler
02:06
|
|||
Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
Denizlere açıldı içimizden biri
Niçin gittiğini söylemeden.
Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
Bulacak sanıyordu yenilikleri.
Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an.
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
Yeni manzaralarla gelen yeni duygular
Hani, eski kelimelerle olmasa
İnsanın ömrünce devam edecek.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
Anladı, bütün olmuşlarla olanların
Ve bütün olacakların
O kelimelerin içinde
Kendisine varmadan eskidiğini.
|
||||
6. |
||||
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
|
||||
7. |
||||
Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı...
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir.
Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...
Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.
Alnında halka halkadır aşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü...
Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir
İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir.
Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...
Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
Şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kerre öpmeli...
Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sineden: "Ole!"
|
||||
8. |
||||
9. |
Rıfat Ilgaz - Yaşıyoruz
01:18
|
|||
Ben ölmedim…
Beni öldürmediler de;
Yaşıyorum, yaşıyorum işte,
At kıçında sinek gibi,
Töööbe, töbe!
Kapandı yüzümüze dergi kapakları,
Bir varmış bir yokmuş olduk sağlığımızda.
Şiir… O yosmanın boyuna.
Gazete… Gelene gidene başyazı.
Ara ki bulasın sayfalarda
Şair Rıfat Ilgaz'ı.
Düştükse itibardan
Ölmedik ya, yaşıyoruz işte,
Yaşıyoruz dedik, yaşıyoruz be,
Heeeey, fincancı katırları!
|
||||
10. |
||||
Masanın örtüsü mavi basma,
üstünde yalansız, güler yüzlü, cesur kitaplarımız durur.
Esirlikten dönmüşüm anacığım; kendi memleketimde düşman kalesinde.
Gecenin saat biri; lambayı söndürmedik.
Yanımda karım yatar; karım beş aylık gebeliğinde;
etim etine değende, elimi karnına koyanda bebek kıpır kıpır kıpırdar.
Dalda yaprak, suda balık, rahimde insan yavrusu; yavrum.
Yavrumun pembe yünden zıbını; anası ördü.
Bedeni benim karışımla bir karış, kolları şu kadar.
Yavrum, kız olursa tepeden tırnağa anasına benzesin istiyorum,
oğlan olursa boyu posu bana.
Kız olursa ela ela baksın, oğlan olursa maviş maviş.
Yavrum, yavrum öldürülmesin istiyorum yirmi yaşında;
oğlan olursa cephelerde, kız olursa sığınaklarda gece yarıları.
Yavrum, kız olsun oğlan olsun kaç; yaşında olursa olsun,
yavrum düşmesin istiyorum hapislere güzelden, haklıdan, barıştan yana diye.
Fakat malum, kızım yahut oğlum gecikirse suların ışıması dövüşeceksin ve hatta…
Yani haylice müşkül zanaatmış bizde bugün babalık zanaatı da…
Gecenin saat biri, lambayı söndürmedik.
Belki yarım saat sonra, belki sabaha karşı gene basılabilir evim.
Beni alıp götürürler kitaplarımızla beraber; yanımda birinci şubeninkiler.
Dönüp bakarım, durur kapıda karım eşiğin üzerinde, uçar entarisi sabah rüzgarında,
yüklü ağır karnında; bebek kıpır kıpır kıpırdar.
|
||||
11. |
Can Yücel - Darwin Üzre
03:03
|
|||
Devrimcilik gibi şairlik de
İnen darbeyi duyabilmektir
Kaslarının liflerinde,
İster copların darbesi olsun
İster bilincin...
Gelerek, binbir işkenceden
--İnsanlık gibi tıpkı--
Çığlıklarla büyüyen devrimci şiir
Giderek, sömürüye ve zulme
Karşı akımıdır sevincin...
Hani Gayrettepe'den
Verilip verilip de
Dal bedenlerimize elektrik,
Tam tükendiğini sandığımız yerde direncin,
En çelimsiz kızımızda bile baş veren
O silkiniş var ya,
O türkü, o öfke, o erkeklik
Kıvılcımlarla üreyip güçlenecek,
Güçlenecek yarın bamtellerimizde,
Güçlenecek,
Güççlenecek,
Güçççlenecek...
Ve de birden tepti miydi geriye,
Gözüne, yuvasına, kaynağına zulmün,
Bir gök gürültüsüdür, bir şimşek,
Bir sevinçtir akıp gidecek
Şebekelerin sigortası atıncaya dek!..
İşte böyle bir şiir bizim yazmak istediğimiz...
|
Streaming and Download help
If you like babapanda, you may also like:
Bandcamp Daily your guide to the world of Bandcamp